Dünün Sivas katliamcıları bugünün IŞİD’cileridir!
Fotoğraf: Envato
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak Otelinde, yakılarak katledilen 35 insanımız dün Türkiye’nin her yerinde 23. kez anıldı. Bu vahşi katliamın azmettiricileri, tetikçileri, katliama alkış tutan güruh ve katillere kol kanat gerenler de yine Türkiye’nin her yerinde lanetlendi.
Bugün de Çorum Katliamı’nın 36. yıl dönümü ve bu katliam da bir yanıyla Sivas Katliamı anmalarıyla da birleştirilerek Türkiye’nin her yanında lanetleniyor.
Bu katliamlar silsilesinin başlangıcı ise 19-26 Aralık 1978’de yapılan Maraş Katliamı’dır ve bu katliamın da 38 yıldan beri her yıl dönümünde katiller ve akasındaki güçler lanetlenmektedir.
Bu saldırıların IŞİD’in saldırılarıyla birlikte gündeme gelmesi, elbette bu anmaları, eskiden olan bir takım trajik olayların anılmasını aşarak, “Eğer bu katliamların gerçek sorumluları ortaya çıkarılsaydı, halkın vicdanında mahkum edilseydi bugün IŞİD’cilik kendine böyle zemin bulabilir miydi?” sorusu da siyasi gündemin üst sırasına taşınmaktadır.
KATLİAMLARIN ARKASINDAKİ ZİHNİYET AYNIDIR
Bu üç katliam farklı illerde, farklı zaman dilimlerinde geçekleşmiş olsa ve görünüşte farklı siyasi çevrelerin öne çıktığı görülse de; bu üç katliam arkalarındaki zihniyetin aynı olmasıyla birleşmektedir. Örneğin Maraş, Çorum Katliamı’nda zamanın MHP’sinin sloganları öne çıksa da ya da MHP’li militanlar saldırıların başında olsa da arkalarındaki güruh, bir yandan ırkçı milliyetçilik öte yandan “Din elden gidiyor” diye sokaklara dökülecek (MSP, AP, öteki sağcı partilerin yerel yöneticileri ve taraftarlarıdır; ki, hükümet ve bu sağcı parti yöneticileri, sonraki yargılamalar sırasında da saldırganları korumuştur) bir dini bağnazlık içindeki gözü dönmüş kalabalıklardır.
Bu saldırıların ortak sloganları, “Din elden gidiyor”du ve ana motif ise “Komünistler (komünistlerle aynı görülen Aleviler) Ulu Cami’ye (Maraş’ta), Alaaddin Camisi’ne bomba koydu” diye halkı ayaklandırdılar.
Sivas’ta ise dinsel motifler daha öndedir ve “Müslümanlara hakaret ettiği iddia edilen Aziz Nesin” öne çıkarılmış, kalabalıklar tarafından bizzat Refah Partisinin yerel yetkililerinin başını çektiği bir gösteri eşliğinde Madımak Oteli yakılmış, bu yakın tarihin en vahşi katliamlarından birisi gerçekleştirilmişti.
MHP, RP,... ‘KATLİAMI BİZ YAPMADIK KONTRGERİLLA YAPTI!’
Katliamların öteki ortak yanı da bu kanlı katliamlarda yerel güvenlik güçlerinin, yerel idarecilerin ve yerel yönetimlerin görevlilerinin açıkça rol üslenmiş olması, bu saldırılarda bu partilerin bir rolünün olmadığı saldırıları kontrgerillanın yönlendirdiği biçimindedir.
Evet kontrgerillanın bu olaylarda rolü vardır; saldırıları yönlendirmiştir ama bu MHP, RP’nin (sonradan AKP’ye geçmiş yerel yöneticilerin, dava avukatlarının, kitlesinin) sadece kullanılmış olduğunu göstermez. Tersine bu partinin (RP’nin) yerel önderleri, olayın tetikçileri olduğu kadar fiili yönlendiricileri de. Başka bir söyleyişle katliamlarda madalyonun bir yüzü kontrgerillaysa (Derin devlet de deniyor) öteki yüzü de bu partinin (RP’nin) başlıca yöneticileri ve aktif üyeleridir. Dahası, Madımak’ın yakılmasında rol oynayan kitle sadece RP’nin yandaşları değil, Sivas’taki ve çevre illerden gelen BBP, MHP ve diğer sağcı partilerin yandaşlarının yer aldığını herkes bilmektedir; ama görmezden gelinmektedir. Ama ne var ki gerçeğin bu yanı görülmeden, bu vahşi katliamı alkışlayan kitlenin geldiği din-kültür anlayışının (zihniyetin) rolü görülmeden bu saldırıların sürüp gitmesi önlenemezdir. Nitekim bugün Cizre’nin, Sur’un, Silopi’nin,...yakılıp yıkılmasının böyle alkışlanması, batı illerinde söylentilerle Kürtlere, Suriyelilere, Romanlara, istenmeyen muhaliflere karşı hemen linç girişimlerinin yapılmasının; etrafı, marketleri,evleri, yakıp yıkan saldırıların anında organize edilebilmesinin arkasında da bu zihniyet vardır.
BU IŞİD ZİHNİYETİDİR!
Bu zihniyetin en tipik biçimi IŞİD’de vücut bulmuştur. Bugün, şu ya da bu partide yer almış olsa da bu zihniyetin savunucuları, eninde sonda İŞİD’e biat eden, edecek olan bir platformda bulunmaktadırlar. Sosyal medyada, ya da Konya Stadyumunda Ankara Katliamı’nın kurbanları için saygı duruşunu protesto eden güruh, bugün farklı partilere oy veriyor olsa da mücadelenin ilerleyen safhalarında IŞİD’ciliğe varacak yoldadırlar.
Onun içindir ki, IŞİD, aslında Suriye’de, Irak’ta bir örgüt, bir güç olarak çıkmadan önce Türkiye’de Maraş’ta, Çorum’da katliamcılar olarak ortaya çıkmıştır. Aradaki fark, zemin ve zaman farkından ibarettir. Yoksa zihniyet, varılmak istenen yaşam tarzı aynıdır!
Bugün IŞİD’in katliamlarına şemsiye oluşturan, IŞİD taraftarlığına zemin hazırlayan, IŞİD’e kol kanat geren zihniyetle dün Sivas katillerini, Maraş’ın Sivas’ın katliamcılarını koruyanlar, aynı zihniyetin mirasçılarıdır. Televizyon kanallarından bağırıp çağırmaları, “Müslüman bu değil” gibi “fetvalar” sadece kamuoyunu aldatmak içindir.
Bu yüzden, Maraş, Çorum, Sivas Katliamlarının tetikçileri, teşvikçileri, koruyup kollayıcıları, mirasçılarının, bugün IŞİD’in ve saldırılarının her bakımdan dayanağını oluşturduğunu söylemek sadece gerçeğin ifadesi olur. Onun için Türkiye’de nüfusun yüzde 8’inin IŞİD’e sempati duyuyor olması bir sürpriz değildir. IŞİD sempatizanlığının AKP’nin içinde azımsanmayacak bir eğilim olduğu açık bir gerçektir. Mevcut İslam anlayışının, “muhafazakar toplum inşası”, “dindar nesiller yetiştirme” girişimlerinin ya da “Ayasofya’yı cami olarak ibadete açma” kampanyalarının, bu kampanyanın Diyanet İşleri Başkanlığının desteği ile yürütülmesinin IŞİD için, IŞID’cilik için “toprağı hazırlamak”tan başka anlamı yoktur.
ORTA ÇAĞ GERİCİLİĞİNE KARŞI MÜCADELENİN MUHASEBESİ
Bu gerçekler dikkate alındığında, 2 Temmuz Sivas Katliamı’nın yıl dönümü anmaları vesilesiyle EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan yaptığı açıklamada;
“Bugün de bir yandan Kürt kentlerine yönelik saldırılarla diğer yandan batıda neredeyse ayda bir patlayan bombalar sayesinde ’90’lı yıllardaki yangının devam ettiği görülüyor. Hükümetin gerici dış politikasının doğrudan sonucu olarak o gün Madımak’ı yakanlar bugün havaalanlarında, mitinglerde, otobüs duraklarında canlı bomba olarak kendini patlatıyor. Madımak yangını asla tarih olamamış; o gün açılan yara bugün derinleşmiştir. Bir daha asla olmaz dediğimiz insanlık suçlarının misliyle işlendiği günümüzde Madımak kendisini sürekli hatırlatmaktadır” sözleriyle, Madımak’ta aydınlarımızı yakan zihniyetin bugün de devam ettiğine işaret etmektedir.
Bu yüzden bu katliamlarla ilgili anmalar, gerici güçlere, ülkeyi Orta Çağ karanlığına götürmek için harekete geçmiş IŞİD’ciliğe, onun değişik görünümlerine ve destekçilerine karşı mücadelenin muhasebesi olduğu ölçüde anlamlanmaktadır.
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47